Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Speaking | ||||
Speaking | jail time n. | hapis cezası | ||
Tom could face jail time. Tom hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | jail time n. | cezaevinde kaldığı süre | ||
Law | jail time n. | cezaevinde kalacağı süre | ||
Law | jail time n. | hapiste kaldığı süre | ||
Law | jail time n. | hapiste kalacağı süre |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
Phrases | ||
Phrases | taking into account the time he has already spent in jail expr. | cezaevinde kaldığı süre dikkate alınarak |
Speaking | ||
Speaking | how many of you have been in jail for any length of time? expr. | kaçınız belli bir süre hapiste yattınız? |